Geleneksel Tibet Tıbbı
Tibet tıbbı, sadece bilgimizi zenginleştirmesi bakımından değil, aynı zamanda yüzyıllar boyunca toplanan bilgilerin korunması için de önemli olan zengin bir mirasa ve değere sahiptir.
Budist felsefe ve psikolojiye dayanan kadim bir tıp sistemidir.
Muhtemelen farklı felsefesi, bilgeliği ve görünüşte büyülü tezahürleri nedeniyle geleneksel Batı’daki hastaların yanı sıra doktorlar da Doğu tıbbına karşı güçlü bir hayranlık geliştirmiştir. Bugün itibariyle Tibet tıbbı hakkında bilinenler, Geleneksel Çin Tıbbı ve Hindistan'ın Ayurvedik tıbbı hakkında bilinenlerden nispeten daha azdır.
Tibet tıbbı, sadece bilgimizi zenginleştirmesi bakımından değil, aynı zamanda yüzyıllar boyunca toplanan bilgilerin korunması için de önemli olan zengin bir mirasa ve değere sahiptir. Bu, dünyanın bilinen en eski tıbbi geleneklerinden biri ve Tibet kültürünün ayrılmaz bir parçasıdır.
Tibet toplumunun da sağlık ve hastalık anlayışı, "gSoba Rig-pa” (Sova rigpa olarak telafuz edilir) veya şifa bilimi ya da ilimi olarak bilinen bir sistem içinde kapsamlı biçimde açıklanmıştır.
Genellikle, geleneğin kökünü Buda Tıbbının tezahüründe öğrettiği söylenen Buda'ya atfedilir. Bu öğretinin temel bakış açılarına, daha ileride ele alınacak bir tıbbi metin olan "rGyud Bzhi” (giu şi olarak telaffuz edilir) ya da Dört Tantra'da geniş ölçüde değinilir.
Bu kaynak Tibet tıbbının tarihini, felsefesini ve tıbbi teorisini açıklar. Ayrıca Tibet tıbbındaki bazı güncel gelişmeleri içerir ve hangi hastalıklar için faydalı olabileceği üzerine bir endikasyon listesi sunar. Bu kaynak rehberin bir diğer odak noktası da, Tibet tıbbının çağdaş tıp uygulamasındaki rolüdür. Son olarak bu rehber, kitaplar, bilimsel literatür, meslek kuruluşları ve internet kaynakları hakkında da pratik bilgiler sunar.
Bütün tamamlayıcı tıp türlerinde olduğu gibi; ciddi bir hastalık veya akut rahatsızlık durumunda, Tibet Tıbbının geleneksel tıp olmaksızın tek başına kullanımı tavsiye edilmez. Her ikisinden de faydalanıldığında tıbba katkı sağlar.
Birkaç Tibet formülü hala mevcuttur ve Batı’da kullanımına yetecek biçimde belgelenmiştir. Tıp sistemi içine dahil edilebilmesi ya da ona paralel olarak var olabilmesi için daha fazla formülün yanı sıra daha ileri ve kapsamlı araştırmalar da gereklidir.
Bugün hala kabul gören eğitim kurumlarında öğretilen, ilk kez 7. yüzyılda olulşturulmuş olan temel bilgi kitabı "rGyud Bzhi” (giu şi olarak telafuz edilir), Dört Tıbbi Tantra'da Tibet tıbbi bilgileri özetlenmiştir. "rGyud Bzhi” dört ciltten oluşur. Bunlar; kök tantra, açıklayıcı tantra, sözlü aktarılan tantra ve son tantradır.
Bedensel Enerjilerin/Mizaçların Fizyolojisi
Kozmosun, sadece tüm fiziksel olgulardan değil, aynı zamanda akıl ve psişeden de sorumlu olan beş element olan toprak, su, ateş, rüzgar ve boşluktan oluştuğu kabul edilir. Sonuç olarak, insan vücudu da bu kavramı yansıtır. Bu nedenle evren ve beden bu beş elementin karşılıklı etkileşiminin bir sonucudur; bu beş element kendisini üç farklı enerji biçiminde gösterir.
Bunlar; insan vücudunda üç mizaç biçiminde veya Rüzgar (rLung) hava elementi, Safra (mKhrispa, telaffuz Tripa) ateş elementi ve balgam (Badkan) su elementi denilen enerjiler şeklinde yansıyan beden, enerji ve zihindir.
Sağlık bir denge durumu olarak kabul edilir ve bu durum mizaçlarıın dengesine bağlıdır. Dengede olduğunda bu üç enerji, kişinin spesifik enerji modeline göre her insanda farklı oranlarda mevcut olur. Tibet tıbbı hastalığı, bu mizaçların dengesizliği olarak kabul eder. rLung hareket ve hareketlilik açısından önemlidir; nefesten ve daha geniş anlamda akıl, konuşma ve lokomotor sistem gibi psişik faaliyetlerden sorumludur.
Khrispa sindirim süreci, metabolizma ve vücut ısısını korumak gibi fonksiyonları düzenleyen ısı verici bir enerjidir. Badkan, birçok fonksiyonun yanı sıra, müköz zarları ve kas ile kemik gibi katı beden bileşenlerini kontrol eder. Düzenleyici sistemler olarak rüzgar, safra ve balgam ya da Tibetçe karşılıkları rLung, mKhrispa ve badkan, çevresel koşullara tabidir.
Dengeleri mevsimlere ve kişinin yaşına göre değişir. Ayrıca her insanda, kişiyi belli bir dengesizliğe karşı daha savunmasız hale getiren bir çeşit yatkınlık vardır. Bu prensipler denge ve uyum içinde olduklarında iyi sıhhat verir; aralarındaki denge kaybolduğunda ise hastalığa neden olur.
Tanı
Gyud-Bzhi'de üç tanısal yaklaşım tanımlanır: bakma, elle hissetme ve dinleme. Dinleme, öncelikle her hastanın olgu öyküsünü, içinde yaşadığı koşulları ya da alışık olduğu diyet biçimini dinlemek anlamına gelir. Bakma çoğunlukla hastanın ilk görsel izleniminin (duruş ve hareketleri) yanı sıra dil ve idrar incelemesinden oluşur. İdrarın rengi, kokusu ve kabarcıkları incelenir. Hissetme ise en önemli ayırıcı tanı yöntemi olan nabız okuma ile sonuçlanır.
Doktor, her iki bilekteki radyal atardamar üzerinde, üç parmağı ile nabzı okur. Her bir parmakla, biri parmak ucunun solunda ve diğeri de sağında olmak üzere iki nabız hissedilir. Bu şekilde toplam 12 nokta değerlendirilir.
Birkaç saniyeliğine, 12 noktanın her birindeki basınç arka arkaya artırılır ve nabız gözlemlenir. Nabzın durumu tanımlamak için çökük, çıkıntılı, zayıf, güçlü, iri ve ince gibi kavramlar kullanılır. Her nabız bir organa karşılık gelir. Tüm tanı yöntemleri birlikte, hastanın genel bir resmi ile rLung, mKhrispa ve badkan dengesizliğini verir.
Tedavi
Hastalıklara yol açan mizaçlardaki uyumsuzluklar ve zihin karışıklıkları geleneksel olarak holistik bir şekilde, özel diyetler ve davranış değişiklikleri, şifalı bitkiler ve kürler, harici tedaviler, gençleştirme, Budist spiritüel şifa (mantralar okuma ve meditasyon uygulamaları), Tibet yogası vs. ile tedavi edilir. Bu yöntemlerin hepsi yeniden uyum ve dengeyi sağlamak ve üç mizaç sistemindeki ve zihindeki dengesizliği eski haline getirmek için tasarlanmıştır.
Hangi tedavinin, nerede ve ne zaman uygulanacağı doktordan doktora ve bölgeden bölgeye değişiklik gösterir. Genel olarak en yaygın ve önemlisi, bitkisel ilaçlarla tedavidir. Bunun yanı sıra, hastalar diyet ve davranışları üzerine doktorun tavsiyelerine uymalıdır.
Diyet
Uygun diyeti önerirken, Tibetli hekimler hangi gıda türlerinin zararlı ve hangilerinin yararlı olabileceğini, yenilen gıda miktarını, günlük öğün sayısını ve uygun yemek vakitlerini dikkate alır.
Gıdalar, beş element teorisi ile tanımlandığı gibi nitelikleri ve doğasına göre analiz edilir. Batı tıbbının kurucusu Hipokrat gibi, Tibetli doktorlar da şu özdeyişi kullanır: "Yedikleriniz ilacınız olsun."
Davranış Değişikliği
Davranış değiştirme, meditasyon eğitimi, spritüel tavsiye, danışmanlık, egzersiz veya uyku alışkanlıkları ve yeme programları gibi alışılmış kalıpların yeniden düzenlenmesini içerebilir. Tür davranış değişikliği mizaçsal dengesizliğin türüne bağlıdır.
Bitkisel İlaçlar
Diyet ve davranış değişikliği durumu yatıştırmak için yeterli olmazsa, bitkisel ilaçlar reçete edilir. Tibet ilaç bilimi büyük miktarda şifalı otlar ve minerallerden ve daha az ölçüde hayvansal maddelerden oluşur. Gyud-Bzhi, "Yeryüzünde ilaç olarak kullanılamayacak hiçbir şey yoktur" der.
Tıbbi maddeler tatları, (tatlı, ekşi, tuzlu, acı ve kekremsi) ve etkilerine (ağır/hafif, yağlı/sert, sıcak/soğuk ve keskin olmayan/keskin) dayanarak, kendi özelliklerine göre gruplandırılır. Bir maddenin tadı sekiz etki ve mizaçlar ile doğrudan bağlantılıdır.
Bir Tibet bitkisel ilacı her zaman birkaç bileşenden oluşur, bazen 20 veya daha fazla bileşeni vardır. Çoğu durumda ilaç bir büyük ve iki küçük bileşen grubundan oluşur.
İki küçük gruptan biri ana grubun etkisini destekler ve diğeri de istenmeyen yan etkilerini baskılamaya yardımcı olur. İlacın işlenme süreci geleneksel olarak bitkinin kurutulması, öğütülmesi, karıştırılması ve hap olarak kullanılacaksa son olarak sıkıştırılması yöntemlerinden oluşur. Sık kullanılan diğer ilaç hazırlama yöntemleri ise toz veya dekoksiyondur (demleme).
Fiziksel Tedaviler
Gerekli olursa diyetsel ve davranışsal danışmanlık ve bitkisel ilaçların yanı sıra hekimler, akupunktur, moksibusyon, şişe çekme, masaj, banyo ve inhalasyon (içine çekme) tedavisi gibi harici tedaviler de kullanır.
Günümüz Tibet Tıbbı Endikasyonları
Her ne kadar Tibet tıbbı, geleneksel ortamda her türlü hastalık için kullanılsa da, Batı’da özellikle klasik Batı tıbbının yardımcı olamadığı ya da yalnızca çok az bir rahatlama sağlayabildiği kronik hastalıkların tedavisi ya da iyileştirilmesinde etkin olmaya başlamıştır.
Bu gibi durumlarda Tibet tıbbı hastalığı tedavi eder ancak iyileştiremezse, genellikle yaşam kalitesinde bir iyileşme ve/veya modern Batı tedavisinin yan etkilerinde azalma sağlar.
Ciddi organ hastalıkları durumlarında sadece nabız ve idrar tanısına güvenmek yeterli olmaz. Hastalara kendi pratisyen hekimlerine danışmaları veya bir sağlık kontrolünden geçmeleri önerilir. Batı teşhis ve tedavisi hala, özellikle de ciddi hastalıklar için zorunludur.
Tibet formüllerinin ya da diğer Tibet tıbbı tedavilerinin etkinliğine dair neredeyse hiçbir bilimsel klinik veri mevcut değildir. Tibet tıbbının etkinliğine dair kanıt düzeyi yetersiz olduğundan, tedbir alınması ve hastanın dikkatli gözlenmesi çok önemlidir. Batı ilaçlarının kullanımını gerektiren bir endikasyon varsa, Tibet tıbbı ilave tedavi olarak kullanılabilir. Tibet tıbbı doktorlarının Batılı doktorlarla aynı tıbbi terminolojiyi kullanmadığının farkında olmak da önemlidir.
Kaynak: http://www.hekimzade.com/geleneksel-tibet-tibbi.shtm